2000 “Tanrısallaştırılmış Seramik Formlar”,
ONBEŞGÜN DERGİSİ, Sayı: 5, Mart 2000, Eskişehir, Sayfa: 4–5.

TANRISALLAŞTIRILMIŞ SERAMİK FORMLAR

Kemal ULUDAĞ

Sanat, en genel ifadeyle insanın kendisine ve çevresine bakışının duyumsal ve düşünsel yaşantı edinimleri ve bu edinimlerin paylaşımıdır. Başka bir ifadeyle sanat, insanın kendisine ve çevresine bakışını ve kavrayışını, yaşadığı çağın koşullarında yeniden sorgulayarak, “yeni” algı ve kavrama olanakları sunmaktır.

“Sanat-Sanatta Yaratıcılık” bugüne kadar ele alınmamış ya da değişen çağda değişmeyeni, farklı bir biçimde ortaya koymaktır. Değişmeyen varolanı ve de özellikle daha önce var edilmiş olanı, daha da ileri gidersek, klasikleşmiş-gelenekselleşmiş olanı farklı bir biçimde, “yeni” bir biçimde var kılmak, büyük bir birikim ve köklü bir hesaplaşmayı gerektirir.

Ayrıca böyle bir çabayla ortaya konan “yeni” yi alıcıya-izleyiciye kabul ettirmek, ettirebilmek de bir başka güçlüktür.

Seramik sanatçısı Cemalettin SEVİM Anadolu Üniversitesi Kütüphane Sergi salonunda (1-10 Mart 2000) sergilediği son dönem çalışmalarıyla, bu zorlu yolu seçmiş sanatçılardan biri.

Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seramik bölümü öğretim üyesi olan SEVİM, daha önceki seramik çalışmalarında, soyut-özgün formlar diyebileceğimiz biçimsel yönelimleriyle dikkatleri çekmiş bir seramik sanatçısıdır. Biçimi ön planda tutarak, içeriği tamamen dışlamasa bile ikinci plana iten, anlamlandırmayı alıcının-izleyicinin algı, sezgi ve düş gücüne bırakan eserleriyle, çağdaş seramik sanatındaki “soyut seramik-heykel” yöneliminde kendine yer edinmiş bir seramik sanatçısı olarak bilinirken, son dönem torna formlarıyla çağdaş seramik sanatı içinde farklı bir alanda, başka bir ifadeyle yönelimde de kendini göstermeye çalışmış.

Seramik sanatının en eski ve geleneksel biçimlendirme yöntemlerinden birisi olan tornada şekillendirme yöntemini kullanarak oluşturulmuş eserler, genel biçimleriyle geleneksel seramik sanatındaki kapaklı seramik formları olarak algılanmakta. Fakat kapakların üst bölümündeki biçimler ve bu biçimlerin çağrışımıyla bu formlar, geleneksel formların çok ötesinde algısal doyumlar yaratmaktadır.

SEVİM, biçimsel yönden seramik sanatının en eski ve geleneksel şekillendirme yöntemini kullanırken, konu olarak da yine geçmişe yönelmiş; çok tanrılı dönemin tanrı ve tanrıça heykelciklerini yani idolleri çağdaş bir çizgide formlaştırmış. SEVİM bu yönelimini şöyle açıklıyor:

“Formları kendi yapıları içinde çözümlemeye çalışırken Anadolu Medeniyetlerinden de etkilendim. İdolleri soyut ve simgesel biçimleriyle bu formların içinde seramik tadında sunmaya çalıştım. Formlarımda işlevselliğin üzerinde kavramsallığı ve formun etkinliğini ortaya koyarken geçmişle olan bağımızı yapmış olduğum formlar üzerinde bugüne taşımaya çalıştım. Çalışmalarımda idolleri bazen kendi gerçekliğinde sunmaya çalışırken, bazen de iç duyarlılığımdaki etkileri bir yansıma olarak, kendime özgü bir biçimde çağdaş yorumlamalarım ile sunmaya çalıştım.”

SEVİM’in tornada şekillendirilmiş seramik formları, çıkış noktası, biçimleri ve tekniğiyle tamamen geleneksele dayanmasına rağmen, farklı bir görsellik, biçim ve ifadeye sahip. Bu eserler, geleneksel çizgiye yeni halkalar kazandırmanın ötesinde, başka bir ifadeyle, gelenekselin çağdaş tekrarlarının ötesinde, geleneksele tam anlamıyla hakim olmanın, olabilmenin birikimiyle, geleneksel seramik sanatının içinden çekilerek, Modern seramik sanatının içinde yer alan klasik-modern sentezine ulaştırılmış, yeni çağdaş, özgün söylemler-biçimler ve tanrısallaştırılmış seramik formlardır.